Haber

Filistinlilerin Suudi Arabistan-İsrail anlaşmasını desteklemesinin koşulları nelerdir?

BBC’ye ulaşan bilgiye göre Filistinliler; ABD, Suudi Arabistan ve İsrail arasında üçlü bir anlaşma imzalanması halinde, anlaşmayı desteklemek ve Batı Şeria’da kontrol ettikleri bölgelerin genişletilmesi için yüz milyonlarca dolarlık mali yardım talep ediyorlar.

Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi Çarşamba günü Riyad’da Suudi Arabistanlı yetkililerle görüşmelerde bulundu. Filistin Yönetimi temsilcilerinin de ABD’li yetkililerle görüşeceği bildirildi.

Amerikalıların uzun süredir İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri normalleştirecek tarihi bir anlaşmaya varmaya çalıştıklarına inanılıyor.

Amerikalıların garantör olarak imzalayacağı anlaşma, Suudilerin ABD ile yapmak istediği kapsamlı bir güvenlik sözleşmesini de içerecek.

Ancak uzlaşmanın hâlâ üstesinden gelinmesi kolay görünmeyen değerli dezavantajları var.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan Salı günü yaptığı açıklamada, “Kısa vadede anlaşma konusunda netlik veya ilerleme beklemiyoruz.” dedi.

Ancak böyle bir anlaşmanın Orta Doğu’daki tarihi ittifaklar ve dengeler açısından büyük önem taşıması ve bu yaz Riyad, Amman ve Kudüs’te gerçekleştirilen temaslarla Amerikan mekik diplomasisinin hız kazanması bu konudaki spekülasyonları canlı tutuyor.

ABD, Suudi Arabistan ve İsrail anlaşmadan ne kazanacak?

ABD Başkanı Joe Biden’a göre böyle bir anlaşma muhtemelen gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde bir dış politika zaferi olarak değerlendirilecek.

Suudi Arabistan, Arap ve İslam dünyasının lider ülkesidir. Riyad yönetimi, 1948 yılında kurulan İsrail devletini hiçbir zaman tanımadı. Bu açıdan böyle bir anlaşmanın imzalanması tarihi önem taşıyacak ve derin tartışmalara yol açacaktır.

Suudi Arabistan’ın İsrail’i tanıma karşılığında ABD’den son teknolojiyle üretilen Amerikan silahlarını satın alma garantisi istediği söyleniyor. Riyad’ın bir diğer talebi ise oldukça tartışmalı bir konu. Suudi Arabistan’ın bu kapsamda sivil nükleer program kurmasına ve uranyum zenginleştirmesine izin verilmesini talep ettiği belirtiliyor.

İsrail ise böyle bir anlaşma sayesinde Körfez’in bu süper gücüyle ticaret ve savunma alanında ilişkiler geliştirebilecek. 2020 yılında diğer bazı Arap ülkeleriyle varılan anlaşmaların ardından Tahran yönetimi, bölgedeki komşularıyla her zaman aradığı tarihi uzlaşma zeminine ulaşmış olacak.

Ancak böyle bir anlaşmanın yapılabilmesi için İsrail’in Arap dünyasındaki siyasi dengeler içerisinde Filistinlilere önemli tavizler vermiş gibi görünmesi gerekiyor.

Suudi Arabistan’ın fiili hükümdarı olan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın, tarihsel olarak İsrail’e karşı olan ve Filistin davasına sempati duyan kendi kamuoyunu attığı adımın makul olduğuna ikna edebilmesi gerekiyor.

Aynı zamanda ABD Başkanı Biden’ın Demokrat Parti içindeki yerini korumak için Filistinlilere değerli kazanımlar elde ettiğini göstermesi gerekiyor.

Demokrat Parti içinde Suudi Arabistan’ın insan hakları sicili ve Yemen savaşındaki rolü nedeniyle Suudi Arabistan’a askeri yardımı onaylamayan pek çok kişi var. Bu kesim aynı zamanda İsrail’i yöneten aşırı milliyetçi, sağcı koalisyonu ödüllendirecek adımlara da karşı çıkıyor. Bu yönetimin ülkeyi benzeri görülmemiş bir istikrarsızlığa, Batı Şeria’yı ise çok gergin bir ortama sürüklediğini düşünüyorlar.

Filistinliler ne istiyor?

BBC’nin edindiği bilgiye göre, şu anda Riyad’da Suudi yetkililerle görüşmelerde bulunan Filistin Yönetimi’nin üst düzey diplomatları arasında Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın yanı sıra Filistin İstihbarat Teşkilatı Başkanı da yer alıyor. Macid Faraj ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Hüseyin el-Şeyh. Birbirine çok yakın iki isim var. Filistin heyeti çarşamba günü Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaid el-Ayban ile bir araya geldi.

Geçen hafta bir Filistin heyeti, Ürdün’ün başkenti Amman’da ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf’e, ABD’nin desteklediği Suudi-İsrail anlaşmasını kabul etmek için Filistinlilerin taleplerini iletti.

BBC’nin müzakerelere yakın bir Filistinli yetkiliden aldığı bilgiye göre taleplerin arasında şunlar yer alıyor:

Bunlar çok değerli adımlar ve Amerikalıların Filistinlilerin taleplerinde çok ileri gittiğini zaten söylediği bildiriliyor. Ancak diğer taraftan bunların, Suudi-İsrail ilişkilerinin bağımsız bir Filistin devleti dışında her koşulda normalleşmesine doğrudan karşı çıkan resmi Filistin durumunun çok ötesinde olduğu da bir gerçektir.

Burada kendi kamuoyunda ağır eleştirilere maruz kalan Filistin yönetiminin, verilecek tavizlerin boşa çıkması durumunda önemli bir iç muhalefetle rekabete girme riski bulunuyor.

2020’de yapılan kamuoyu yoklamaları, Arap ülkelerinin İsrail ile bağlarını normalleştirmeye yönelik anlaşmalarının Filistinlilerin büyük çoğunluğu tarafından Filistin davasına ihanet ve İsrail’in çıkarlarına hizmet etmek olarak görüldüğünü gösterdi.

Öte yandan İsrail’in aşırı sağcı koalisyon hükümetinin Filistinlilere verilecek tavizlere karşı çıkması da kaçınılmaz. Bu da sözleşmenin önündeki başka bir engeldir.

Makaleye katkıda bulunanlar: Kudüs’ten Yolande Knell ve Gazze Şeridi’nden Rushdi Abu Aluf.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu